Türkiye'nin hedefi ve amaçları?
Döngüsel ekonomi tüm yaşam döngüleri boyunca, tüm kaynakların ve ürünlerin verimli kullanımı, yenilenebilir kaynakların kullanılması, atıkların değerlendirilmesi, değer kaybının önlenmesi, ürün ve kaynakların sistem içinde mümkün olduğunca uzun süre etkin olarak kalması ve işlevsel olması demektir. Böylece depolamaya ya da yakmaya giden atıklar ve buna bağlı olarak doğadan yenilenebilir olmayan orjinal hammadde temini minimize edilmiş olacaktır.
Döngüsel ekonomi ile ilgili politika ve mevzuata bu çerçeveden bakıldığında, Türkiye için öncelikli olarak 1983 yılında yayınlanan Çevre Kanunu’nu dikkate almak gerekmektedir. Çevre Kanunu, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma prensipleri doğrultusunda çevrenin korunmasını amaçlamaktadır. Kanun, temiz teknolojilerin ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, atık azaltım ve geri kazanım uygulamalarının altını çizmektedir. Çevre Kanunu ışığında ve Türkiye’nin AB uyum sürecinin katkılarıyla, çevre mevzuatımız kaynak verimliliği, sürdürülebilir üretim, sıfır atık ve yaşam döngüsü yaklaşımı gibi kavramlarla sürekli gelişmektedir. Döngüsel ekonominin gelişimindeki kritik konulardan biri de enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynak kullanımıdır ve bu alandaki mevzuat ve politikalar da süreci doğrudan etkilemektedir.
Çevre ve enerji alanındaki ilgili mevzuata paralel olarak, başta kalkınma planları olmak üzere, ilgili alanlarda geliştirilen strateji ve eylem planları ile kamu kurumlarının yönlendirdiği çeşitli program ve projeler de, döngüsel ekonomiye doğru ilerleyen süreçte önemli katkılar sağlamaktadır. Bazı politikalar özellikle hammadde temini ve üretim süreçlerine odaklanırken, bazıları da üretim sonrası aşamaları ya da tüm yaşam döngüsünü dikkate almaktadır. Burada Türkiye’nin döngüsel ekonomi ile ilişkilendirilen başlıca politika ve mevzuatı bu iki ana başlık altında özetlenmiştir.
1) Hammadde Temini ve Üretim Süreçlerine Odaklı Politika ve Mevzuat
1.1. Temiz Üretim ve Temiz Teknolojiler
Türkiye’de özellikle son on yılda üretim sürecindeki verimlilik ve döngüsellik üzerinde durulduğu görülmektedir. Bu kapsamda temiz üretim uygulamaları ve temiz teknolojilerin kullanımı teşvik edilmektedir.
Atık Yönetimi, Su Kirliliğinin Korunması ve Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü ile ilgili yönetmeliklerde kirliliğin kaynağında önlenmesi, kaynak tüketimi ve atık üretimini minimize eden üretim teknolojilerinin ve mevcut en iyi tekniklerin kullanılması gibi yaklaşımların önemi vurgulanmaktadır. Tekstil sektörü özelinde yayınlanmış olan Tekstil Sektöründe Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Tebliği, mevcut en iyi tekniklerin ve temiz üretim teknolojilerinin değerlendirilmesi ve bir plan dahilinde kullanılması yükümlülüğü getirmektedir. Buna göre, bu sektördeki üreticilerin temiz üretim planları yapmaları, hedefler belirlemeleri ve planlarını uygulayarak raporlamaları gerekmektedir.
Temiz üretim ve kaynak verimliliği alanında kamu tarafından ya da kamunun faydalanıcısı olduğu bölgesel ve ulusal düzeyde pek çok proje ve program yürütülmüştür. Bu kavramlar Kalkınma Planları da dahil olmak üzere çok sayıda plan ve stratejide yer almıştır. Bölge planlarında da yer bulan temiz üretim ve kaynak verimliliği faaliyetleri Bölgesel Kalkınma Ajansları tarafından da desteklenmiştir.
Güncel olarak, 11. Kalkınma Planı’nda da Bölgesel Kalkınma Ajansları tarafından temiz üretim uygulamalarının desteklenmeye devam edeceği belirtilmekte, Sanayi ve Teknoloji Stratejisi 2023’te, özellikle yeşil üretim, Yeşil OSB ve OSB’lerdeki temiz üretim yatırımlarının desteklenmesine vurgu yapılmaktadır.
İnovasyon ve girişimciliğin bu alandaki öneminden hareketle, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı – TÜBİTAK tarafından UNIDO ile işbirliği içinde girişimcilere ve KOBİ’lere yönelik olarak “Global Cleantech Innovation Program – GCIP” programı uygulanmaktadır. Programın amacı temiz teknolojiler alanında faaliyet gösteren girişimlerin kapasitelerinin artırılması ve desteklenmesidir.
1.2. Atık Değerlendirme ve Endüstriyel Simbiyoz
Hammadde temini ve üretim aşamalarında döngüselliği sağlayan uygulamaların başında tesis içinde ya da dışında geri kazanım/ geri dönüşüm ve endüstriyel simbiyoz uygulamaları ile atıkların değerlendirilmesi ve minimize edilmesi gelmektedir. Bu tür uygulamalarla ilgili çerçeve Atık Yönetimi Yönetmeliği tarafından çizilmiştir. Buna göre, atıkların toplanması, taşınması, geri kazanılması ve/veya bertaraf edilmesi işlemleri, Bakanlık ve/veya il müdürlüğünden gerekli izin ve/veya çevre lisansını almış tesisler, üretici/yetkilendirilmiş kuruluşlar, atık taşımaya yetkili/lisanslı taşıyıcılar tarafından izinleri/lisansları kapsamında gerçekleştirilmektedir.
Bu yükümlülük atıkların değerlendirilmesine yönelik geri kazanım/ geri dönüşüm ve endüstriyel simbiyoz uygulamaları için bazı sınırlamalar getirmekle birlikte, döngüselliği desteklemek üzere sağlanan kolaylık ve esneklikler de söz konusudur:
- Tesis içi geri kazanım: Firmaların atıklarını, kendi üretim sahaları içinde geri kazanmaları halinde lisans yükümlülüğünden muaf olabilmektedirler. Bunun için Bakanlığa bildirimde bulunmaları ve uygunluk onay almaları gerekmektedir. Firmalar ayrıca geri kazandıkları malzemeleri yine Bakanlık onayı doğrultusunda satabilmektedirler.
- Yan ürün uygulaması: Yönetmelikte yan ürün, bir üretim prosesinin ayrılmaz parçası olarak üretilen, kullanımına sürekli talep olan, doğrudan (ya da fiziksel işlem sonrası) başka bir proseste kullanılabilen, atık olma durumu sona eren malzemeler olarak tanımlanmaktadır. Firmalar bu tanıma uyan atıkları için yönetmelikte yer alan şartları sağlayarak ve prosedürleri yerine getirerek Bakanlığa yan ürün onayı almak için başvuruda bulunabilmektedirler. Yan ürün olarak onaylanan atıklar, o noktadan sonra atık değil, ürün olarak işlem görmekte ve atıkla ilgili mevzuat yükümlülüklerinden muaf olmaktadırlar. Bu doğrultuda farklı işletmelere girdi olarak satılabilmektedirler.
- Alternatif hammadde uygulaması: Atıktan Türetilmiş Yakıt, Ek Yakıt ve Alternatif Hammadde Tebliği’ne göre alternatif hammadde, bir tesisin faaliyeti neticesinde oluşan, mineral özellikleri dolayısıyla hammaddeye katkı olarak kullanılabilir özellikteki atıklardır. Çimento, beton, kireç, tuğla, kiremit, seramik, demir-çelik sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar diğer tesislerden uygun atıkları alternatif hammadde olarak alarak hammadde olarak kullabilmektedir. Bunun için atığı kullanacak firmanın tebliğde belirtilen şartları sağlayarak ve prosedürleri yerine getirerek başvuruda bulunarak onay almaları gerekmektedir.
Diğer taraftan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önderliğinde, AB uyum çalışmaları kapsamında End-of-Waste (EoW) kriterlerinin belirlenerek ikincil hammadde kavramının yaygınlaştırılmasına yönelik proje çalışmaları EBRD desteğiyle yürütülmüş, buna yönelik yol haritası belirlenmiş ve çalışmaların AB destekli yeni bir proje ile devam etmesi planlanmıştır.
Endüstriyel simbiyoz kavramı Türkiye’de son on yıl içinde gelişmiş ve kamu kurumları tarafından da benimsenmiş bir kavramdır. İskenderun Körfezi’nde Endüstriyel Simbiyoz Projesi ile başlayan süreç özellikle Kalkınma Ajansları tarafından yürütülen ve/veya desteklenen projeler ile devam etmiştir. Bu şekilde çeşitli OSB’lerde endüstriyel simbiyoz potansiyelinin belirlemesi ve uygulamasına yönelik faaliyetler yürütülmüştür.
11. Kalkınma Planı’nda Bölgesel Kalkınma Ajansları tarafından endüstriyel simbiyoza yönelik desteklerin devam edeceği belirtilmekte ve entegre atık yönetimi ve tesislerinin desteklenerek, atıklardan elde edilen ikincil ürünler için standart ve yönetmeliklerin oluşturulacağı ifade edilmektedir. Sanayi ve Teknoloji Stratejisi 2023’te ise, endüstriyel simbiyozun Yeşil OSB’ler Projesi aracılığıyla teşvik edilmeye devam edileceği belirtilmektedir. Aynı zamanda ekonomik değeri olan atıklar için bir izleme sistemi geliştirilmesi de hedeflenmektedir. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ayrıca Türkiye için Endüstriyel Simbiyoz Yol Haritası Geliştirilmesi Projesi de yürütülmektedir.
1.3. Enerji Verimliliği ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımı
Enerji verimliliği de temiz üretimin önemli bir ayağı olarak Türkiye’de Enerji Verimliliği Kanunu ve ilgili yönetmelikler aracılığıyla uzun yıllardır teşvik edilmektedir. Sanayi kuruluşları enerji verimliliği sağlayan yatırımları için ve gönüllü anlaşmalar ile hibe desteği alabilmektedir. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun ile 2005 yılından itibaren sabit fiyat garantisi, lisanssız üretim ve genel yatırım teşvik uygulamaları kapsamındaki KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti gibi mali teşvikler devam etmektedir.
2) Üretim Sonrası ya da Tüm Yaşam Döngüsüne Odaklanan Politika ve Mevzuat
2.1. Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS)
Atık Yönetimi Yönetmeliği, üretim süreçlerine yönelik getirdiği yükümlülük ve prensiplere ek olarak üretim sonrası aşamaları da dikkate almaktadır. Yönetmelik ürünlerin çevre dostu yöntemlere uygun olarak tasarlanması ve pazarlanması, tasarım aşamasında ürünlerin dayanıklılığı, tekrar kullanılabilirliği ve geri dönüştürülebilirliği üzerine odaklanılması prensiplerinin altını çizmektedir.
Atık Yönetimi Yönetmeliği ile belli ürün grupları için Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) kavramı gelmiştir. Bu ürün grupları elektrikli ve elektronik eşya, ambalaj, araç (otomotiv), pil ve akümülatördür. Buna göre, söz konusu ürünleri üretenlerin sorumluluğu kullanım sonrasını da kapsayacak şekilde genişletilmektedir. Üreticiler tasarım, üretim ve satış aşamalarında alacakları önlemler ile ürünlerin ömürleri boyunca tamir, tekrar kullanım, demontaj ve geri dönüşüm gibi süreçler aracılığıyla verimli kullanımını sağlamakla yükümlüdürler.
GÜS kapsamına giren ürünler ve atıklar için ilgili süreçleri ve sınırlamaları tanımlayan yönetmelikler Elektrikli ve Elektronik Eşyalarda Bazı Zararlı Maddelerin Kullanımının Sınırlandırılmasına Dair Yönetmelik, Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği, Ömrünü Tamamlamış Araçların (ÖTA) Kontrolü Hakkında Yönetmelik ve Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliğidir. Örnek olarak, ÖTA yönetmeliği tekrar kullanım-geri kazanım ve tekrar kullanım oranlarının sırasıyla %85 ve %80 olmasını öngörmektedir. Yeni tasarlanan araçlar için ilgili kriterler Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından belirlenmektedir.
GÜS kapsamında belirtilmese de bazı özel atık grupları için de üreticiler ve atık üreticilerine yönelik çeşitli sorumluluklar söz konusudur. Bu sorumluluklar atıkların kaynağında azaltılmasının yanı sıra toplanması ve geri kazanımlarıyla da ilgilidir. Bunlar, atık mineral yağlar, bitkisel yağlar ve ömrünü tamamlamış lastiklerdir (ÖTL). Özellikle ÖTL yönetmeliği GÜS’e benzer sorumluluklar getirmektedir. Buna göre, lastik üreticileri ürünlerini uzun ömürlü olacak şekilde tasarlamak ve ÖTL’lerin belli oranda piyasadan toplanmasını sağlamakla yükümlüdür. Böylece ÖTL’lerin uygun şekilde geri kazanılması amaçlanmaktadır. AB mevzuatında ÖTL ve atık yağlar da GÜS kapsamındadır, dolayısıyla gelecekte Türkiye’de benzer bir uygulama gündeme gelebilecektir.
GÜS kapsamındaki atıklar ve diğer özel atıklar için belirlenmiş olan toplama ve geri kazanım hedeflerinden örnekler:
ATIK TÜRÜ | TOPLAMA/GERİ KAZANIM HEDEFLERİ |
Ambalaj atıkları (kağıt,cam,metal,plastik) | 2020'ye kadar %60 geri kazanım |
Atık pil ve aküler | Piller: %40, %80 (türüne göre) Aküler: %90 |
Atık elektrikli elektronik ekipmanlar | Ekipman türüne göre farklı hedefler |
Ömrünü tamamlamış lastikler | %80 toplama |
Örünü tamamlamış araçlar | %100 toplama %95 geri kazanım %85 geri kullanım, geri kazanım (2020 itibarıyla) |
Atık Yönetimi Yönetmeliği’ne göre geçen tüm atıkların işlenmesi ve geri kazanımı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından lisans verilmiş tesisler aracılığıyla yapılabilmektedir.
2.2. Sıfır Atık Yaklaşımı
2017 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Sıfır Atık Projesi başlatılmıştır. Bu proje ile atığın da bir kaynak olduğu ve atık yönetiminin bu şekilde ele alınması gerektiği vurgulanmaktadır. Proje özellikle sıfır atık bilincinin Türkiye geneline yaygınlaşmasına yönelik eğitim ve farkındalığın geliştirilmesi faaliyetleri, sıfır atık bilgi sistemi, tekrar kullanılabilir ambalajlar için depozito uygulaması, plastik poşetlerin ücretlendirilerek tüketimin azaltılması gibi alanlara odaklanmaktadır. Hali hazırda hazırlık çalışmaları devam eden depozito uygulamasının 2021 yılında başlaması beklenmektedir. Proje öncelikli olarak, kağıt, ahşap, plastik, cam, kompozit, metal, elektronik, pil, bitkisel yağ atıklarına ve organik atıkları hedeflemektedir.
Ayrıca, Sıfır Atık Mavi Hareketi ile giderek daha da önemli bir problem haline gelen deniz çöplerinin azaltılması amaçlanmaktadır. Bu harekete destek verecek “Deniz Çöpleri İl Eylem Planlarının Hazırlanması ve Uygulanması Genelgesi” yayınlanmıştır. Genelge ile denize kıyısı bulunan tüm illerde deniz çöpleri il eylem planlarının uygulamaya alınması planlanmaktadır. Sıfır Atık Mavi Hareketi kapsamında 30 bin tonu plastik atık olmak üzere yıllık 50 bin ton katı atığın denizlere karışmasının engellenmesi hedeflenmektedir.
Sıfır Atık Yönetmeliği, Sıfır Atık Projesinin mevzuat ayağını oluşturmaktadır. Sıfır Atık Yönetim sisteminin kurulması, uygulanması ve izlenmesine yönelik prensipleri ve sıfır atık belgesinin düzenlenmesine ilişkin esasları belirlemektedir. Buna göre, her il sıfır atık yönetim planını hazırlayacak ve uygulayacaktır. Kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler, OSB’ler, havaalanları, iş merkezleri ve plazalar, limanlar, AVM’ler ve belli sanayi tesislerinin yanı sıra okullar, hastaneler, belli kapasite üzerindeki siteler, vb. sıfır atık yönetim planlarını oluşturmakla yükümlüdürler. Buna ek olarak gönüllü olarak sıfır atık yönetim sistemini uygulamak ve belge almak isteyen kurumlar için de yönetmelik yol gösterici olmaktadır.
Sıfır Atık Yönetmeliği kriterleri arasında yer alan ve farklı düzenlemeler ile özellikle vurgu yapılan önemli bir konu başlığı da biyo-bozunur/organik atıklardır. Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik’te, bu tür atıklar için geri dönüşüm, kompost, biyogaz üretimi, malzeme/enerji geri kazanımına yönelik önlemlerin alınması gerekliliği vurgulanmaktadır. Düzenli depolamaya giden biyo-bozunur atıkların azaltılmasına yönelik hedefler belirlenmiştir. Bununla uyumlu olarak Kompost Tebliği ile de atıkların değerlendirilerek depolamaya giden miktarın minimize edilmesi amaçlanmaktadır.
11. Kalkınma Planı’nda Sıfır Atık programının teşvik edilmesi çerçevesinde 2023’e kadar belirlenen hedefler şunlardır:
- Belediye atıkları geri kazanım oranının 2023’e kadar %13’ten %30’a çıkarılması
- Sıfır atık yönetimine geçen bina sayısınının 400.000’e çıkması
- Atık geri dönüşümü ile ilgili olarak tüketici farkındalığının artırılması
Ulusal Atık Yönetim Stratejisi ve Eylem Planı (2016 – 2023) sürdürlebilir atık yönetim stratejilerinin geliştirilmesini hedeflemektedir. Bu kapsamda özellikle atık geri dönüşüm, geri kazanım ve atık değerlendirme alanlarına odaklanılmıştır. Belediye atıkları için 2023 yılına kadar belirlenen hedefler şunlardır:
- Geri kazanım oranının %35’e çıkması (2014’te %6)
- Düzenli depolama oranının %65’e inmesi (2014’te %88,7)
- Kaynağında ayrı toplanan ambalaj atıkları oranının %12’ye çıkması (2014’te %5,3)
- Biyolojik yöntemlerle geri kazanılan atık oranının %4’e çıkması (2014’te %0,2)
- Termal yöntemlerle geri kazanılan atık oranının %8’e çıkması (2014’te %0,3)
Diğer hedefler arasında, özel atık toplama ve geri kazanım oranlarının artırılması, tehlikeli atıkların geri kazanımı ve bertarafı için ilave yatırımların yapılması ve inşaat atıkları yönetiminin ülke genelinde yaygınlaştırılması gelmektedir.
Aksiyon planının hayata geçmesi için gerekli olan yatırım ihtiyacı da şu şekilde belirlenmiştir:
Yöntem - Teknoloji | Yatırım Tutarı (min-maks) |
Termal | 881 - 1.321 |
Kompost | 80 - 212 |
Mekanik - Biyolojik | 264 - 397 |
Biyometanizasyon | 31 - 82 |
Toplam: | 1.256 - 2.012 |
Çevre ve Şehicilik Bakalığı hedefleri arasında belediyelerin atık yönetim faaliyetlerini geliştirmeye yönelik yatırımlarının desteklenmesi de yer almaktadır.
2.3. Eko-tasarım ve Eko-etiketler
Eko-tasarım ve eko-etiket uygulamaları esas olarak ilgili AB mevzuatı ile uyumlu bir şekilde yürütülmektedir. Enerji İle İlgili Ürünlerin Çevreye Duyarlı Tasarımına İlişkin Yönetmelik’te, enerji ile ilgili ürünlerin piyasaya arz edilebilmesi veya hizmete sunulabilmesi için, tasarımında uyulması zorunlu olan şartlar belirlenmekte, böylece enerji tüketimi ve çevresel etkilerin en aza indirilmesi hedeflenmektedir. “Enerji ile ilgili ürünler” oldukça geniş bir ürün grubunu kapsamaktadır. Yönetmelik kapsamına giren tüm ürün grupları için kademeli olarak uygulama tebliğleri yayınlanmaktadır. Uygulama tebliğlerinde ürün bazında uyulması gereken eko-tasarım kriterleri yer almaktadır. Yönetmelik ve ilgili tebliğler doğrultusunda, kapsam dahilindeki ürünlerin piyasaya sürülmesi, hizmete sunulması ve ihraç edilebilmesi için (CE) işareti alması zorunludur. AB ile uyumlu olarak, uygulama tebliği yayınlanarak bu kapsama giren ürün grubu sayısı giderek artmaktadır.
Hali hazırda eko-tasarım kriterleri ağırlıklı olarak kullanım aşamasındaki enerji tüketimine odaklı olmakla ve enerji etiketleme mevzuatı ile koordineli bir şekilde yürütülüyor olmakla birlikte, AB’deki gelişmeler doğrultusunda bu düzenlemelerin döngüsel ekonomi prensiplerini daha fazla içerecek şekilde gelişmesi beklenmektedir. AB Döngüsel Ekonomi eylem planı kapsamında mevcut eko-tasarım kriterlerinin enerji verimliliğinin ötesine geçerek dayanıklılık, tamir edilebilirlik, geliştirilebilirlik ve geri dönüştürülebilirlik kriterleri doğrultusunda geliştirilmesi öngörülmüş ve buna yönelik somut adımlar atılmıştır. Belli ürünlerin eko-tasarım kriterleri arasına döngüsel ekonomi ile ilgili kriterler de entegre edilerek 1 Ekim 2019’da Avrupa Komisyonu tarafından onaylanmıştır.
Türkiye’de yine AB uyum çalışmaları kapsamında, Ulusal Çevre Etiket Sisteminin Kurulması Projesi uygulanmış ve 2018 yılında tamamlanmıştır. Proje kapsamında öncelikle tekstil, seramik ve kağıt sektöründen üç farklı ürün için çevre etiketi uygulaması yapılmıştır. Yne 2018 yılında Çevre Etiketi Yönetmeliği yayınlanarak Ulusal Çevre Etiketi (Eko-Etiket) sistemine geçilmiştir
Atık Yönetimi Yönetmeliği, üretim süreçlerine yönelik getirdiği yükümlülük ve prensiplere ek olarak üretim sonrası aşamaları da dikkate almaktadır. Yönetmelik ürünlerin çevre dostu yöntemlere uygun olarak tasarlanması ve pazarlanması, tasarım aşamasında ürünlerin dayanıklılığı, tekrar kullanılabilirliği ve geri dönüştürülebilirliği üzerine odaklanılması prensiplerinin altını çizmektedir.
Atık Yönetimi Yönetmeliği ile belli ürün grupları için Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) kavramı gelmiştir. Bu ürün grupları elektrikli ve elektronik eşya, ambalaj, araç (otomotiv), pil ve akümülatördür. Buna göre, söz konusu ürünleri üretenlerin sorumluluğu kullanım sonrasını da kapsayacak şekilde genişletilmektedir. Üreticiler tasarım, üretim ve satış aşamalarında alacakları önlemler ile ürünlerin ömürleri boyunca tamir, tekrar kullanım, demontaj ve geri dönüşüm gibi süreçler aracılığıyla verimli kullanımını sağlamakla yükümlüdürler.
GÜS kapsamına giren ürünler ve atıklar için ilgili süreçleri ve sınırlamaları tanımlayan yönetmelikler Elektrikli ve Elektronik Eşyalarda Bazı Zararlı Maddelerin Kullanımının Sınırlandırılmasına Dair Yönetmelik, Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği, Ömrünü Tamamlamış Araçların (ÖTA) Kontrolü Hakkında Yönetmelik ve Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliğidir. Örnek olarak, ÖTA yönetmeliği tekrar kullanım-geri kazanım ve tekrar kullanım oranlarının sırasıyla %85 ve %80 olmasını öngörmektedir. Yeni tasarlanan araçlar için ilgili kriterler Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından belirlenmektedir.
GÜS kapsamında belirtilmese de bazı özel atık grupları için de üreticiler ve atık üreticilerine yönelik çeşitli sorumluluklar söz konusudur. Bu sorumluluklar atıkların kaynağında azaltılmasının yanı sıra toplanması ve geri kazanımlarıyla da ilgilidir. Bunlar, atık mineral yağlar, bitkisel yağlar ve ömrünü tamamlamış lastiklerdir (ÖTL). Özellikle ÖTL yönetmeliği GÜS’e benzer sorumluluklar getirmektedir. Buna göre, lastik üreticileri ürünlerini uzun ömürlü olacak şekilde tasarlamak ve ÖTL’lerin belli oranda piyasadan toplanmasını sağlamakla yükümlüdür. Böylece ÖTL’lerin uygun şekilde geri kazanılması amaçlanmaktadır. AB mevzuatında ÖTL ve atık yağlar da GÜS kapsamındadır, dolayısıyla gelecekte Türkiye’de benzer bir uygulama gündeme gelebilecektir.
GÜS kapsamındaki atıklar ve diğer özel atıklar için belirlenmiş olan toplama ve geri kazanım hedeflerinden örnekler: